Kazdağları
TARİHİ
Kazdağlarının bilinen tarihi MÖ 2000 yıllarında başlar. Bu tarihlerde Thebe şehri, Lyrnessos şehri, Khrysa şehri, Killa Şehri, Anderia şehri, Antandros şehri, Adramytteion şehri, Astrya şehri, Gargara şehri gibi şehirler kurulmuş bunlardan bir çoğuda Truva savaşları sırasında yok edilmişlerdir.
İda Dağı (Kazdağı), dünyada mitoloji ve efsaneler dağı olarak bilmektedir. Kazdağlarındaki üç efsaneden biri Yunan efsanesi (İlyada) diğerleri Sarıkız ve Hasan ile Emine nin aşk öyküler olan iki Türk efsanesidir.Yunan Mitolojisinde Parisin Altın Elmayı Afrodite vermesi sonucu, dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yerdir. Bu güzellik yarışması getirdiği sonuçları itibarıyla, tarihte meşhur Troia savaşlarının çıkmasına neden olmuştur.
Kazdağı, Biga yarımadasının en yüksek kütlesidir. Kazdağının üzerine yerleşmiş, kuzey-güney istikametine uzanan derin vadi ve kanyonları, flora ve fauna açısından zengin bir potansiyel arzetmekte, özellikle de bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilik ana kaynak değerini oluşturmaktadır.
Hayvan Türleri:
Ayı, Karaca, Yaban Kedisi, Su Samuru, Sincap,Yarasa, Kirpi, Tavşan, Porsuk, sansar, Tilki, Yaban Domuzu, Kartal, Doğan, Atmaca,Şahin, Keklik, Tahtalı, Çulluk ve Balık cinsleri, Alabalık ve sazan türleri bulunmaktadır.
Bitki Örtüsü:
Üst tabakada 600-700 rakımlar arasında Kızılçam hakimdir. Üst rakımlarda Karaçam, Kayın, Göknar asli ağaç türleridir. Kestane Meşe, Kızılağaç, Çınar ağaçları bulunmaktadır. Alt tabakada Sistus(Laden), Erika, Karaçalı, Böğürtlen, Sarmaşık bitkileri ile Kekik, Adaçayı, Sumak gibi tıbbi bitkiler
KAZDAĞININ ÖZELLİKLERİ: Dünyanın 2. oksijen cenneti.
3 milyon dönüm ormanı var.
43 endemik (yalnız bu yöreye ait) bitki türü var. Kazdağı göknarı ile dünyada meşhur.
Yeşil altın (zeytin) cenneti-12 milyon zeytin ağacı var.
Önemli bir turizm- ekoturizm bölgesi. Ayrıca kaplıcaları ile sağlık turizmi bölgesi
Antik dönem yerleşimlerinden pek çok antik kent var.Truva, Antandros, Gargara.
Önemli bir su kaynağı.
Değişik kültürlere ev sahipliği yapıyor: Türkmen, Yörük, Midilli göçmeni
Kazdağları yaşamdır
ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Kaynaş,Kazdağları ile ilgili kaygı ve bilimsel tespitleri halka anlatma amacıyla düzenlediği basın toplantısında ''Altın zenginliktir. Hiçbir zaman buna karşı değiliz. Ancak altının siyanürle çıkarılmasına karşıyız. Çünkü ''Siyanür, su kaynaklarını kirletecek. Su kaynaklarının temizlenme şansı yok'' dedi.
AB nin üye ülkeler ve adaylık sürecinde olan ülkelere karşı ciddi çevre yaptırımları uyguladığını, Türkiye nin çerçeve görüşmelerinde siyanürlü altın işletmeciliği gibi bazı konuların sığ geçiştirildiğini ancak üyelik sürecinde daha ciddi çevre yaptırımı kararları geleceği için altın tekellerinin elini çabuk tutmak istediğini belirten Kaynaş Çünkü Türkiye AB üyesi bir ülke olduğunda altın tekelleri bugünkü gibi çevre yağmacılığı yapamayacak. Zaten o yüzden 2004 yılındaki maden yasasını değiştirdiler dedi.
Kaz Dağları yöresinde bulunan Çanakkale'de nüfusun yüzde 56'sının, Balıkesir'de ise yüzde 46'sının tarımla geçindiğini ve bu iki ilin Gayri Safi Milli Hasılası'nın yaklaşık yüzde 25'inin tarımla karşılandığını ifade eden Kaynaş, söz konusu illerin bitkisel ve hayvansal üretimden yıllık 6 milyar 983 milyon dolar kazanç sağladığını oysa altın tekellerinin 1600 kişilik istihdam ve 10 yıllık süreçte Türkiye bütçesine toplam 5 milyar dolar katkı sağlayacağını belirterek ;Sürdürülebilir gelir varken niye azla yetinelim, niye insanlarımız tarımımız, bitkilerimiz, hayvanlarımız, insanlarımız ölsün; dedi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Kaynaş, ÇOMÜ Kültür Evi'nde düzenlendiği ''Kaz Dağları, Altın ve Tarım'' konulu basın toplantısında, Çanakkale ve Balıkesir sınırları içinde yer alan Kaz Dağları'nın ''dünya harikalarından'' biri olduğunu söyledi. Yaklaşık 380 bin hektarlık alanda bulunan Kaz Dağları'nın, yüksek karbondioksit oranını emip küresel ısınmanın önüne geçtiğine işaret eden Kaynaş, 82 nadir bitki türünden 37'sinin sadece bu bölgede yetiştiğini bildirdi. Prof. Dr. Kaynaş, Kaz Dağları'nda altın arama sırasında kullanılacak siyanürün bitki, hayvan ve insanları olumsuz etkileyeceği yönündeki görüşün bilim dünyası tarafından sıkça ifade edildiğini belirterek, ''Siyanür, su kaynaklarını kirletecek. Su kaynaklarının temizlenme şansı yok. Böylelikle canlıların yaşamı yavaş yavaş sona erecek'' dedi. Kaz Dağları'na vurulacak bir kepçenin her yerden hissedileceğini ifade eden Kaynaş, ''Altın zenginliktir. Hiçbir zaman buna karşı değiliz. Ancak altının işletmecilik şekline karşıyız. Altın işletmecileri son 150 yıldır maden arama çalışmalarında siyanür tekniğini kullanıyor. Çok zehirli bir yöntem olmasına karşın şirketler karlılık açısından bu sistemi tercih ediyor'' diye konuştu.
Götürüsü getiriden çok
Kaz Dağları yöresinde bulunan Çanakkale'de nüfusun yüzde 56'sının, Balıkesir'de ise yüzde 46'sının tarımla geçindiğini ve bu iki ilin Gayri Safi Milli Hasılası'nın yaklaşık yüzde 25'inin tarımla karşılandığını ifade eden Kaynaş, söz konusu illerin bitkisel ve hayvansal üretimden yıllık 6 milyar 983 milyon dolar kazanç sağladığını söyledi.
Prof. Dr. Kaynaş, yörelerdeki tarımsal üretimin parasal değeri yanında yarattığı istihdam, sosyal değerler ve kültürel yaşama sağladığı katkının da unutulmaması gerektiğini vurguladı. Yöredeki maden işletmelerinin açılmasıyla 1600 kişiye istihdam sağlanacağının ifade edildiğini ancak, Kaz Dağları bölgesinde 750 bin kişinin tarımla geçindiğini kaydeden Kaynaş, şöyle konuştu ''Kaz Dağı yöresinin altın rezervinin 338 ton olduğu ve ülke ekonomisine 5 milyar dolar girdi sağlayacağı söyleniyor. Yörelerdeki tarımsal üretimin yıllık parasal değeri ise 6 milyar 983 milyon dolardır. Görülüyor ki atılan taş kuşları ürkütmeye değmiyor. Altından bir defa elde edilecek parasal değer, tarımsal üretimden kazanılan ve ülke ekonomisine giren 1 yıllık kazancı karşılamıyor. Kazanç özelleştiriliyor, risk kamulaştırılıyor.'' Prof. Dr. Kaynaş, Kaz Dağları'nın, 5 bin yıllık geçmişiyle bölgenin her zaman ''altın yumurtlayan tavuğu'' olduğunu, altına tamah uğruna bu tavuğu kesmemek gerektiğini, yörede yapılacak tüm çalışmalarda sürdürülebilirlik ilkesinin ön planda tutulması gerektiğini sözlerine vurguladı.
ORMAN
ŞELALE
DALAKSUYU
Kazdağları ile ilgili birçok bilgiye aşağıdaki linkten de ulaşabilirsiniz.
www.kazdaglari.com